İçim yurduma dökülen asi ırmaklar yolu
Düşünceler Kızılırmak, duygular Yeşil
Heyecanlar Filyos ve endişeler Fırtına deresi
Beynimi döven Sakarya, huzur bulduğum Ankara
Gülüşlerimin battığı gün doğumundan bakıyorum
Ve savrukluğumun yedi kaynağından yazıyorum
Türkülerimde yankılanırken Gelevera deresi
Fırat ağıdıma karışan taze gelin haykırışı
Melen’de teknesi alabora olmuş balıkçıyım
Herkes dilek ağacına düğümlerken umut ipini
Kim ne bilsin benim Lahna’da boğulup
Gökırmak’ta kimliksiz bulunduğumu
Riva eteklerinde genç kızların dimak hayaliyim
Eli kınalı gelin uğurlamasında zılgıt
Curi’de zorlu bir yolum kendini aşamamış
Çekerek aşkın çayını, Kelkit’ten Yeşil ırmağa göçebeyim
Terme benim sükut yanım, Tabakhane’de felaketim
Nice batık duyguların dere ağzıyım kendimce
Hazar nazarımda ki araf-i firkat ihtimali
Doğu Anadolu’da doğup, Kura ile sevişen Aras’ım
Hudaferin altından geçerken buz kesiği soluğum
Çığlıklarımı yutarak dökülürüm gönül arkıma
Kömürhan köprüsünden Harput’a bakan gözü yaşlı anayım
Habur’dan heyecanla ayaklanmış duyguların süvarisi
Sâcûr ile dansa durup, Karasu’ya yol oluyorum vakitsiz
Murat almamış ahrazlarımdan uzanıp Fırat’ıma
Acem duygularla geçerken Zap’tan
Dicle’yi Basra’ya gelin eyliyorum
Asi yanımdan gönül duvarlarımı dövüyor Acısu
Seyhan’da duyulur yutkunduğum hıçkırıklar
Her boğuluşumda Ceyhan yasımı tutar
Akdeniz akşamlarında kurulur sofralar
Ve meylenir yitirilmişliğime nice aşıklar
Arda boylarında boy verirken umutlar
Tunca’da güveze boyalı genç kızların dudakları
Süloğlu haznesine döküleni kendine has yutar
Ergene takmıştır artık zillerini
Ve Meriç ilanımdır yeni yetme sevdalara
Yalak bir derenin ağzından geçiyorum şimdi
Gölcük’te üzerime yığılırken koca binalar
Acısını çabuk unutan şaşkınım
Uludağ’ın güneyinde Nilüfer ile sevişirim
Gönen benim sırtımı yasladığım dağ
Biga’yı şarhosluğuma şahit tutarım
Anadolu’da doğan Büyük Menderes ilanında kimliksizim
Ve lakin Fırat ile Dicle’nin doğurduğu Kürdüm
Gediz sularında çağlayıp Ege’ye aşkla yol alan Türküm
Rila dağının eteklerinden Meriç’e uzanan Çerkez’im
Kızılırmak’ın Karadeniz’i sarmasıyla Lâzım
Basra Körfezi’ne Murat gibi çağlayan Arabım
Yedi bölgesiyle dalganan şanlı Bayrağım
Farklılığı ayrıştıran düşüncenin karşıtı…
Dört ocağı, yedi bucağıyla bir olan Anadoluyum…