Ey nâr-ı sükût

Sessizliğin içinde yanmayı, unutuluşu ve içsel sancıyı işleyen bu derin şiir, metaforlarla örülmüş bir aşk ve varoluş sorgusudur.

noktalı veda

Bitmemiş bir ayrılığın içsel yankısını taşıyan bu şiir, derin yalnızlık, sessizlik ve özlemle yoğrulmuş bir duygunun eşiğinde duruyor.

Yâ Rab

Kalpten dökülen dua dizeleriyle arınmayı, ilahi affı ve nefsin zincirinden kurtuluşu anlatan güçlü bir divan tarzı şiir.

h’içliğin adı

Varlıkla h'içliğin çarpıştığı bir iç ses şiiri. Sessizliğin içinde yankılanan bu şiir, çöküşün estetik ve metafizik izlerini taşır.

Mavera’ya sürüklenen

İçsel bir yalnızlıkla başlayıp zamansız bir sona doğru süzülen, mavera, ayrılık ve geçmiş izleriyle örülü serbest bir şiir.

Leyl’im

Leyl’im zamanın sırtına bıçak gibi saplanan sancım dudaklarıma mühürlenmiş suskunluğum içimde yankılanan ama duyulmayan çığlığım bana eksik yazılmandan...

Bir tutam bahar

Bir yudum sevinç aradım sokaklarda Bir tutam bahar bir dal yaprak arasında Yüreğim titrer bu sessiz...

Aşk-ı Hak

Deseler ki nâr-ı fettan gülhanen Sem-i şifa der, asla seni zem etmem Rûz-u şeb arasında bin...

Girift

Karışık bir coğrafyanın düzensiz göçmeniyim Duvarları yıkık, kapıları sökülmüş gönlümün Seni nereye saklayıp, nasıl koruyayım çocuk Can...

İçime açılan derin bir obruktur gözlerin

Akşamın şeminde inceden saz ve hicaz Düş yorgunu içimin yalpa kırgınlığı Omuzlarımda külfetli bir sevda yükü Vedaya...

Hamdolsun!

Kalbim kırık bir pencere Yoksulluk rüzgarı içime eser Ne gidilecek bir yol Ne sığınılacak liman kaldı Epeydir bir...

Gün gelir

Olsun, varsın gelsin dünya üzerime Ağır olan ne varsa, binsin şu yüreğime Olsun, varsın bu aşk kırılsın içimde Hatıran bende kalır, kalır yine de Gün gelir, geçer zaman, geçer ve unutulur Gün gelir, her ateş közünde söndürülür Sanma, acılar yalnızca bana miras Elbet bir gün bitecek bu ihtiras Gün gelir, her şey...