Düş kırıkları

ellerimden düşüyor göğün kıyıları yıldızlar çatlıyor, parmak uçlarımda kırık camlardan bir dünya her dokunuşta kanıyor, kızıl bir nehir akıyor içime bu şehir, çığlık çığlığa bir sessizlikle sarılırken boynuma bende kalan tek şey tanıdık yabancılar...

Bir ses…

Aşk ve ayrılık üzerine yazılmış bu dramatik deneme, duygusal imgelerle derin bir iç yolculuğu ve sessiz bir vedayı anlatıyor.

k’im’siz

Kimliğini arayan bir benliğin içsel yolculuğunu anlatan “kim’siz”, sessiz bir çığlığın şiirsel haritasını sunuyor.

Ey nâr-ı sükût

Sessizliğin içinde yanmayı, unutuluşu ve içsel sancıyı işleyen bu derin şiir, metaforlarla örülmüş bir aşk ve varoluş sorgusudur.

Nağme-i Meftûn

Aruz vezniyle yazılmış bu divan şiiri, aşkın derinliğini, suskunluğun yükünü ve sevgilinin bir tebessümle yarattığı çözülüşü zarafetle işler.

Kadupul Çiçeği

Gece açıp sabahı görmeden solan Kadupul Çiçeği üzerinden, güzelliğin geçiciliği ve ömrün anlamını sorgulayan derinlikli bir şiir.

ölüm arkı

Varoluşun sınırında, yoklukla yüzleşen bir şiir. Sessizlik, aşk ve zamanın çöktüğü içsel bir yolculuk: ölüm arkı.

Yâ Rab

Kalpten dökülen dua dizeleriyle arınmayı, ilahi affı ve nefsin zincirinden kurtuluşu anlatan güçlü bir divan tarzı şiir.

h’içliğin adı

Varlıkla h'içliğin çarpıştığı bir iç ses şiiri. Sessizliğin içinde yankılanan bu şiir, çöküşün estetik ve metafizik izlerini taşır.

Mavera’ya sürüklenen

İçsel bir yalnızlıkla başlayıp zamansız bir sona doğru süzülen, mavera, ayrılık ve geçmiş izleriyle örülü serbest bir şiir.

yitik hafıza

Yitik hafıza, içsel bir yolculuğun, unutulmuşlukla yüzleşmenin ve sessizliğin yankısında kaybolan bir ruhun şiirsel anlatımıdır.

Acının ahengini, dünyanın en güzel kadınının çektiği acı ile tanıdım

Bu gerçekten kim saklanabilir? Kim inkar edebilir ki doğarken ağlamadığını...

Yoksan, yokum!

Kirpiklerine bakışlarımı astığımdan beri, soluma yediğim yumruğun ağrısındayım. Neşter vursan,...

Aynı sahneyi oynayan farklı figüranlarız biz

Yemekte damak, acıda yürek kıyası fazla yabana atılacak bir...

Yokluğun fırından yeni çıkmış ekmek kadar tazeydi

Ölü bir beden gibi serilmiş yalnızlık. Oysa zaman akıp...

büyüyen çocuktan, yaşanmamış çocukluğa

Yıl 1980 yine… Bu sefer cemrenin toprağın koynuna bıraktığı...