Sinemde hâre döndü zaman, yâr-i la’l için
Ateşle pişti gönlüm, yanar hâl-i hâl için
Bir âh ki gök kubbeyi örterken ince ince
Kevser bile susardı bu gamlı suâl için
Her lahza bir kefendir ömrümdeki tekâsî
Can tende durmaz oldu, senin ihtimâl için
Secdeye vardım aşkın, yandım cemâline
Gör kim dağılır bir ömür, hayâl-i visâl için
Sûzân gönül ki her dem dolanır pervânesi
Ben kül iken, döner hâlâ o şem-i cemâl için
Rindâne bir tebessüm bırak şimdi cenâzeme
Can çıkmadan son nûrun yeter ihtimâl için
Şeb-i yeldâya döndü her nûr-u fecr içimde
Zulmette nur ararım, gözde hüsn-i hal için
Ne hâb ne huşû kaldı, ne de tespih elimde
Aşkınla secde ettim, erdim hak kemâl için
Gönlümde zerk-i aşkı işledim ilmek ilmek
Ben şimdi serâp değil, yâr için hilâl için
Ne sâki ne meyhâne, ne mest ü ne bâde var
Seninle sarhoş oldum, aşkınla vefâ için
Bağrımda taht kurdu hicrân-ı lâle-rengin
Sinesinde diken var, güldeki visâl için
Ey yâr-i lâhûtî, ezelden beri bildim
Yoklukla yoğruldum ben, yandım istiklâl için
Serhadd-i sabr içre gezdim, suskun nehr oldum
Bir kelâmın yeterdi, ne çâre, melâl için
Bende nefsin gölgesi dahi artık barınmaz
Ruhum arınır ey dost, yalnızca kemâl için
Gel, eyle vuslatı, bitsin bu hengâm-ı hicrân
Çünkü ömür geçer hep, bir nazlı hilâl için.