Ölümsüz şairlere minnet ve saygıyla…. Hüzün yas, yas sır taşır yüreğime Karanlığın perdesi iner beyaz yatağa Gece yüzünde aydınlanır Rosa Ve titrer lâmbamda aşkın alevi Sarı...
yarım kalmışlığın hikayesi ve sarı baharın güzü düşüyor kente geceleri çiy yağıyor vahalarıma nemli duvarları sıvarken hasretin dudaklarıma kundaklanıyor söylenmemiş ne varsa… sökmeyen şafakların arefesinde başlanmamış...
Zem ile aşığa kem bakan yâr-i nadan Kırdığın gönülde izlerin baki kalır Bibehre düşüp de namümkünün ardına Gidende mirasın dem ile hünkâr olur Düşüp aşk bahrine...
ey yüreğimin şemi, ruhsarı… ruhumun nazdar mihmanı al giydir, yandır beni kendine har yeri can-ı tenim harmanlansada küllerim bir ihtimaldir aşığı yaşatan bir ihtimal ki ömre...
izbe bir şehri kucaklıyor yüreğim bu akşam rıhtımlar sessiz kalabalıklar erken çekilmiş içeriye yedi tepede yediveren gül hasreti yüzün tunç gibi doğuyor şehrimin üzerine telaşını erken...
Sana bir ömrü adadım; anlamadın Yağız rüzgarları, kan bağlarını Yedi kıtadan su taşıdım vahalarına Elest bezminde yüklendim vebalini Sana melekleri eğdirdim; anlamadın Dalgalar hırçın olur hülyalı...
salhanemde lirik bir ağıdı boyundan ölçerken zülfünün teliyle kalbime dikiş attım sandım ki… kalbime dikersem gitmezsin sonradan öğrendim terzi söküğünü dikemezmiş kaşının kemanına pergelleyip mahımı serabına...
Sabahın seherinde Zülüf dökme yüzüne Zaten meylim sanadır Vurursun yüreğimden Yar gözün sürmeleme Kirpiğin ok eyleme Düştüm aşkına narına Gel bana cevreyleme Gecenin zifafında Yar aşkın...
yitik bir kavmin göç tarihine nişane Khufu’dan kalma acıları beynime raptiyeliyorum iz düşlerimle… ağusu bal sevgili çatık kaşlarından siyah gözlü çocuklara süt emziriyorum… göğsüne rahmeyle dualarımı...