Deli bir poyraz esiyor yine Kalk gidelim diyor bizim ellere Dağların ardında sıralı hasret Dizlerim gidelim bizim ellere Ne dağlar aşıldı ne kaldı derman Yâri şirin...
Kader tuzağına beni çeken yar Cihana bedel derdim var benim Ne yapsan yine de severim seni Halimi hatırımı sorda öyle git Şu gönül bahçemin derilmez gülü...
Sevgi emek işidir Seven gönül usanmaz Yâri güzel olanın Başı beladan çıkmaz Bülbül güle küser mi Gönül koyup gider mi Yâri güzel olanın Çilesi hiç biter...
Kerpiç duvarın gölgesi yan durur Altında kurulan düşler nâr olur Küçelere su serpince bir güzel Yiğidin gönlüne her dem nakşolur Ormanlar içinde coşkun bir dere Sular...
Turnam haber götür yâre Gönül koyup kırılmasın El çekmiş de bu âlemden Yol gözleyip yorulmasın İki cihanlık bu handa Döndüm baktım kâinata Cümle insanlık uykuda Aşka...
Şu garip halimi bir gören olmaz Yandığım bilinir su döken olmaz Kaderime böyle yazılmış vuslat Bende bir insanım yarelerim var Mektup yazdım varır mı yar yurduna...
Ta ezelden yaralarım Türlü gama dalmalarım Pir aşkıyla yanmalarım Dost yoluna gidiyorum Hasan’ım içimde yara Hüseyin’i bende ara Kırklar kapısında dara Çekilsem de giriyorum Sanma naşi...
Gönül kıblegahım şaştı yolunu Vallahi dertlerim aştı boyumu Divane eyleyip saldın cihana Bilmem kime dökem içimi dilber Abdallar misali aşk deryasına Dalar dalar gider, dönmezem geri...
Aldanma ey âşık, gördüğün fani Zulmette bırakır cümle ahali Nez hâline kimse sürmez merhemi Sürerim ben seni, tenden içeri Ahraz acılara kem vurur dilim Kimse bilmez...