bakışlarının koridorundaki soğuk esinti hüznün kafına ulaştırdı yüreğimi bilmem rakım kaç… düştüğüm derinliğin dibini bulamıyor avuçlarımda kırılan duaları toplayamıyorum kırık bir kalemin ucunda toparlıyorum ne varsa...
Ağıt yakma, yas tutma, üzülme Kaldır başını, uyan artık gafletten Eğilme, gam çekme Şu dalgalanan bayrak, gördüğün ay, yıldız Baktığın ufuk, daldığın deniz bir Toprak kucağını...
soluksuzum bu aralar aralıksız… sağır bir geceye dil döküyorum arada bir rüzgar cevap veriyor sessizlik kulaklarımı patlatıyor beynimde provokasyon silüetin su sıkıyor gözüme sayıklıyorum arada ne...
beyaz yapraklarda kanlı dövüşlerin yara izleri katliam meydanlarında inanç çatışmaları aklıma sığmayan dehşetin üç boyutlu tomografisi ve inancımı katleden seferler geçiyor gözümden satırlar kalbime batıyor, içimde...
ardım sıra koşar mı sevincime yas tutan hüznüm yeniden boğazlar mı ayaklarımın bastığı yer küresinde avuçlarımın arasında kanatlanan dua ve dilsizliği bütün geçmişin secdelere sığdırdığım nazarlarımı...
Lisanı yaban olan nice yurdu dolandım Huzur bulunmaz kumaş geçte olsa anladım Deva ararken derde türlü yola savruldum Dert içinde dermanım zor da olsa anladım İlahi...