Leyl’im
zamanın sırtına bıçak gibi saplanan sancım
dudaklarıma mühürlenmiş suskunluğum
içimde yankılanan ama duyulmayan çığlığım
bana eksik yazılmandan davacıyım Leyl’im
yazandan ve şahitlik edenden şikayetçiyim
yıldızları söküp göğümden kül eylesin artık
yüreğime mezar eşti bitmeyen bekleyişlerim
Leyl’im
yaşamayı ölmeye değiştiğim
söyle
adımı hangi rüzgâr taşıyacak
hangi vakit mühürleyecek kaderimi
Leyl’im
eflatun gecelerde mor kandilim
ekber makamında eğildi kalbim
alnımla işledim seni secdelerime
adını harf harf mühürledim dudaklarıma
ve kimse duymasın diye
sayıklamayı yasakladım dilime
ömrümün en vuslat noktasına sıkıştı ruhum
kör kuyulara düştüm mevsimlerin koynunda
söyle Leyl’im
hangi sure taşır
hangi ayet bağışlar beni
Leyl’im
zamanın döngüsüne işlenmiş ahım
mahşerin dört atlısı girdi kanıma
bu gece mühürledim gözlerimi
zamanı bile reddettim içimde
ama her an bir hançer gibi saplandı kalbime
ne geçmişi silebildim
ne geleceğe adım atabildim
aşkı cellat eyledim Leyl’im
kapımda bekleyen bir infaz gibi
adımı söylemeden geçti dualar
göğe ulaşmayan bir yakarış gibi
hangi sure siler ismimi
hangi vakit mühürler beni
Leyl’im
koynumda keskin bıçak
yıldızlar sönük bu gece
zaman bir darağacı gibi boynumda
ne yükseldim ne düştüm
anlasana Leyl’im
benli bir kıyamda
sensiz bir araftayım
Leyl’im
kaderime kazınmış ağıt
rüzgâr ismimi taşımıyor
toprak adımı duymuyor
ne dua tamamlıyor eksikliğimi
ne de bir amin söndürüyor içimdeki yangını
ben ki ezelden sürgün
gözlerimde küllenmiş bir araf
şimdi hangi ayet kurtarır beni
hangi hüküm siler ismimi
Leyl’im
içimde yankılanan nida
ben ki seni sevmeyi ibadet bildim
rükûda gözyaşı
secdede sır eyledim
söyle
hangi dua taşır adımı
hangi vakit eksiltir bu sancıyı
kelimelerimi susturan leyl
hangi mühür giderir belirsizliği
Leyl’im
hüzünden yaratılmış bir ferman gibi
sana adanmış bir ömrü hangi kıyam bozar