Bir kuşun kırık kanadında seyrettim kendi öykümü Çırpındıkça yere çakılan bir intihar gibi Maviye sevdalı siyahlar örtüyor üzerimi Kaderin ve kederin elinden su içer gibi Ne...
ölü bir şehrin yasını tutan gökyüzüyüm şimdi kuşatılmış kalenin duvar soğukluğu yüzüm çehremde kızıl gamlar demleniyor ruhumun duvarlarında balyoz darbeleri beynimde narkoz etkisi gülüşlerin mahşeri bir...
Ağıdıma karışan bahtımın acımasızlığına… Köhnegah sarayımda gam üreten yalnızlığım Vefa yurdu vefasızlık talanında yorgunum Bilmem yeterince tanıdın mı? Üstüm başım toz toprak içinde Kollarım omuzlarımdan kırık...
Alemler göçüyor bilinç altımdan Kırsallar şehir kalabalıklarına taşınıyor İçim meskun, dışım yabancı kentler aralığı Sen olmasan ölüme dahi alınmazdım Ruhum bedenime küs giderdim buralardan İnsan durmadan...
dün gece sabaha kadar gözlerimi tavana diktim göğü yorgan, yeri çarşaf yaparsam yıldızlar şık durur yatağımda diye düşündüm dünya delisi olmak nasıl bir şey acaba bir...
bir hayale konuşmanın ne demek olduğunu bilirim hayatımın yokluk gerçeği sensizliğim dilek ağacına düğümlenmiş kader bağım göğüme ipi salınmış uçurtmam kırk kez çırpılan kanat kırıklığı martıların...
bazı insanların gerçekleri olur, hikayelere sığmaz… benim çok hayalim var çocukluğumdan kalma düşlerim tadamadığım nice tat dünyaya dair yaşayamadığım onca heyecanım var okula giderken üstüm eski...
sonra hafif bir yağmur çiseledi gözlerime karanlığa gömülürken günün son kızıllığı kirpiklerimin attığı ipe tutunamadı hayallerim ve yüzümün taşıdığı hüznün çatlakları büyürken içimin boşluğuna orantısız düştüm...
yüzüm tozla kaplı, gözlerim çorak iklim ellerim kırık bir dal gibi bükülü içime avuçlarımın boşluğundan dökülüyor yaşam ve ben göçebeyim yine kendimden buhranımın başı değince arş...