Semihhan Aydemir

Görmedik, duymadık, bilmiyoruz

Tarih, kanla yazılmış bir ferman gibi
Her çağda okunmadan yırtılmış
Hatalar, suskun taşlara kazınmış
Ama kimse dönüp de bakmamış

Sorgulamak, kör bıçak artık
Keskinliği alınmış, sesi kısılmış
Vicdan, göçmen bir kuş misali
Hangi toprakta soluklanacağını unutmuş

Cehalet, altın bir mühür gibi
Gururla taşınan bir nişan olmuş
Sosyal çürüme, bir veba gibi
Her zerremize sinsice dolmuş

Boşvermişlik, derin bir uyku
Zihne zincir, ruha pranga
Ahlaki çöküş bir bayrak gibi
Gururla dalgalandırılan bir utanç

Dayatma, yumruğunu sıkan bir zorba
Gölgesi düşer her alın çizgisine
İnsan hakları kurşun yemiş bir yasa
Zulme tapınan bir diktanın sesi

Fırsatçılık, aç gözlülüğün hançeri
Zayıfın sırtına saplanan paslı bıçak
Ekmek bile adaletsiz bölünürken
Kim konuşabilir haktan, hukuktan?

Ve insan…
Kendi sorumluluğundan kaçar
Sorular sorar, cevaplar susar
Kör bir tanık gibi görmezden gelir
Ve yalanın hükmü gerçeği yutar

Gereği düşünülür, karar verilir
Mezalim sarayında yasa konulur
Hakikat ceset gibi gömülürken
Zulüm, kanlı fermanıyla abad olur

Garip…

Şıracının şahidi hep bir bozacı
Yalan bu toplumda yeni baş tacı
Kör, her haliyle sağır ağırlar
Sorsan…
Görmedik, duymadık, bilmiyoruz.