Kalem sahibi ile iletişime geçin

Git! Uykuları ağır çocuklar kadar rüyadayım

toprağın suya hasret dudaklarına düştü cemali
gölgesi cüssemden büyük,
gözleri çakmaktan çakın misali
bir ateş topu gibi yüreğime indi bakışı
sonbahara yüz sürerken düşlerim
sirruslardan kopan çığlıklarla irkildim
sağanak yağmurlar öncesi gelen,
adını koyamadığım davetsiz misafir
üşümüş avuçlarının boşluğunda ısıtıyordu hayallerini
buğulu gözleri uzanırken gün batımı akşamlara
şehrin batısındaki alacaya dönmüştü yanakları
sessiz bir dil kullanıyordu iklim
titrek iç çekmelerine kulak verdikçe mevsimin
kendi iç fırtınalarıma tutuldu yüreğim
bir bir söbelendi içimdeki saklambaç çocukları
Arnavut kaldırımlarına düştü Meryem’in gözyaşları
ve İsa’nın çarmıhı gibi gerildi göğsümün kafesi
şimdi nemrut kadar cevapsız sorular
bir arayış;
Antiochos’un gizemini çözmeye yeter mi saatler
tenlerde ölümcül hayat yangınları
ıslak perdelerden fezaya uzanırken göz kıvrımları
toy bir delikanlının terlemiş bıyıkları kadar terledim
geçti vakit;
rüzgarın savurduğu dal gibi sessizlikteyim
sus, konuşma
terimde üşüyen tenime kondu ölüm meleği
git…
uykuları ağır çocuklar kadar rüyadayım…

YORUMLA

DEVAMINI OKU
Duygularınızı yorumlayın

Yorum ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.