içimin şark kuşağında hüznün atları şaha kalkmış kılıç yar elinde, darbesi can evimde… cengine esir iç süzümlerim şu hissin icmaline gelince içimin kaleleri viran hüznünde istila…...
her mutluluğun acı bir bedeli var kavraması zor, başa gelmesi kolay kahkahaların kalktığı yere oturur hüzün göz açıp kapayana dek bir soluk aralığında geçer ömür kaderin...
hüznün işkencesinde kurtlar kemirsin diye bedenimi tahta bir küvetin içine bal dökülmüş bekliyorum nevrimin ahir devrinde sinekler kaçıyor gözüme bir yılan boğumu daralan nefeslerim vücudum işkence...
şu dağlar, cengini susa vermiş bir giz boşluğu eteklerinde çağlardan kalma yorgunluk gözlerime çatık bakıyor yamaçları varlığıma yabancı benliğim dökülüyor yüzümden güneşe karşı durup ısıtırken üşümüşlüğünü...
Bu vecaya em bulunmaz Parelenme güzel yanım Derde derman kimse satmaz Aralanma sızan yanım Derdi türlü bu başımın Rengi tektir gözyaşının Şu içime akan gamın Payeleyip...
çek tabureni eza… dem seninle vahdet demidir köhne balkonun tozunda ah meylenip vah silkelemeyeli ne çok zaman olmuş gam sızan geceleri karaya bağlayalım bu liman bizim,...
cidar sessizliğin soğukluğu betona serpilmiş göz ıslaklığım gönül kapımın yegane mazgalı süngüsü kalbime geçmiş bakışların içimin tutuşmuş harmanı biliyorum… bu feryat durduramayacak yokluğunu şahadet ederim ki…...
Mahbes duyguların taşkın nehirlerinde sürükleniyorum Çarpık insanlığın bıçak ağzında kesiliyor boğazım Kanım çekilip, damarlarım kuruyana dek direniyorum Avazımın yankılandığı sağır kulakları delene dek Biçare bakışlarımın arasında...
kurşun kalemin hırsla basılan kırık ucunun beş bölü dördüyüm… iki kere ikinin inatla beş ettiği bir vakitteyim ve yırtılmış bir yaprağın lirik ağıdında açılmış uçsuz bir...