Sana bir ömrü adadım; anlamadın Yağız rüzgarları, kan bağlarını Yedi kıtadan su taşıdım vahalarına Elest bezminde yüklendim vebalini Sana melekleri eğdirdim; anlamadın Dalgalar hırçın olur hülyalı...
Ben seni aşka havale ediyorum sevgili…Kaşlarıma çatılmış öfkelerimi kendime sıkıyorumGöz bebeklerimde birikip, kirpiğimde intihar edenGülüşlerimi yüzümün hayat çukurlarına defnediyorum Ve…Parmaklarına sürdüğün şarjörden ateş ederken yüreğimeSen üzülme...
Seni sevdiğim gerçeğinden ve sana olan Aşk’tan gayrı ne varsa kahrolsun! Sen olmazsan… Heyecanlarımızı kim coşturacak? Kahkahalarımızı kim havaya kaldıracak? Sevgili… Sen olmazsan…. Yüreklerimizde kim kandiller...
gözlerimin çanağına asılı yürek nasırlarım dünden kalma sensizliği omuzlayarak yalnızlık köşkünden gün aralıyorum nasılım diye sorma zemherinin çiğle birleştiği yerden doğuyorum bu yüzden yeni halimi biraz...
gel benim hicran yanım… gel, sesine/sözüne hasret kaldığım biraz senden, biraz benden, biraz da bizden konuşalım… biz konuşamayız, anlaşamayız, bakışamayız deme… konuşursak kırılırız, üzülürüz deme… dertlerimizi...
Hasret yürek ekinidir Genellikle aşk kokar Solunda can bulunca Hayatına renk katar Aşk özlemin kılıcıdır Kalbi kanatır ama… Sol yana vuruşları Duyguna anlam katar Vefa ömrün...
Ertelenmiş gelmeler istasyonundayım Sen gelmesini, bense gitmesini bilemedim Yarımın gecikmiş baharlarına umut besledikçe Ayazsı sonbaharlara düştü zemheri… Ah… Nasılda münzevice sarıldım mübayenete Kaç beklemede yandı gönül...
Kabul edemem ayrılık ikramını Bayram şekeri, can simidi anlamam Ben sana niyet ettim Mahkeme-i Kübra’da Ay geceden, güneş günden geçmedikçe Sevdanla niyetimi bozamam yar Giremem bu...
Tan sabahında ölümün yolcusuyum Artık hiç bir mertebe geriye döndüremez bizi Ne yas tutmanın, nede ağıt yakmanın faydası yok Seher vakitlerinde verildi bu aşkın telkini Ayrılık...