Şafakları toplayıp bir bir gecelerimden Toprağın çatlamış dudaklarına su misali Damla damla düşerken hüznün koynundan Gözlerine düşmek vardı derin manalarla Çocuğun anne göğsüne başını bastırarak, Muhtaçlığını...
Şimdi şiir yazıyorum say Beynimin saklısından uçuşan can sızılarım İç ekşimesiyle geçmişi iletirken mısralara O beğenerek okuduğun dizelere gömül Sonra gururlanarak bak yüzüme Yüzündeki narin tebessüme...
Servet-i ala misali serdim gönlümü Aldıklarında senin, bıraktıklarında Geride bir şey kaldı mı diye düşünme Düşündüklerinde senin, düşünemediklerinde Kendinle sulh eyle gülümse arza Dert edip gönlünü...
Esaretin gövdesine asılmış asırlık sevdam Bir çığlıkta boğmaya çalışırken beni Kaçma, hayallerimin ceylan güzeli Unuttun mu? Aynı yarınlara kulaç atmıştı yüreklerimiz Senki maspusluğumun teselli klavuzu Uçurumun...
Aykırı düşünceler arasına sıkışmış hallerin Boynundan vuruyorken saatleri Utanmıyorsun değil mi? Mısralar arasına serpişmiş gitmelerin Beyaz yapraklara kara çalarken Bir celsede unutmamı bekleme geçmişi Benimde bir...
Keder-i sıfatı giydirdiğinden beri zatı halıma Şems-in pervazına dudak payınca oflaz figürler yolluyorum Yeni kentler ve saraylar inşa ediyorum adına Bir gün geri gelme umudunu cebime...
Ta-ala sabrına nişan-ı garkım Düşünsenize… Kalabalıklar arasına kefenlenmiş hayallerimiz Ayaklarımızın bastığı ağırlıkça topraklıyoruz kendimizi Yaptıklarımızın, düşündüğümüzden daha ağır vebal getirdiğini bilerek Hayâsızlığımızı unutkanlığımıza gömüyoruz Dönüş yok…...
günlerden elem-i zan yol yanlış, adres yanlış, sen yanlış meteliğe serilmiş cüssenin giyindiği günahları çıkarma bende içinde döllenmiş ihanete kurşun sıkmadan daha topla kendini ömründen ey...
garb-ı nafi bir azap ile el ele tutuşmuş zaman felekiyat-ın koynuna yatak sermiş sirrusların cemalinden cebel-in dehliz diplerine düşüyor yaşamak denen şey şimdi mengene çarkının dişlerine...