Sükunet atlıları
Sükunet atları dörtnala koşuyor içimde
Elim kıyımda, ruhumun dalgaları devriliyor göğsüme
Ve vakit gece seferlerine demir atma deminde
Duvarlarımda yankılanırken sesin
Entarisini giyinmiş zifiri gecede bulanık beynim
Sesin soluğuma değiyor sevgili…
Uykuların asılı olduğu göz kapaklarımda duruyor cemalin
Lamesini boynuma taktığın bu aşkın sahibi kimdi?
Tek celselik sevdalarda böyle düşecek miydi yüreklerimiz
Aşk hiç bir şeyden var etmek değil miydi bir şeyleri
Ne oldu, nasıl kaybettik böyle birbirimizi…
Sükunet atlıları dörtnala koşuyor içimde
Esaretin aşka ördüğü duvarlarda duruyor gözlerin
Ve beynimde nala mıh çakan çekiç sesleri
Duyguların dibe çekme hallerindeyken böyle zelil
Ezva misali tek nefeste tükeniyor çığlıklarım
Sana hangi dilde sesini duyurmalı bu yürek
Uruk hallerinde yükselen kasvetin erkiyim ben
Lal olsun ve gelmesin bir daha aşkın dile
Tutmasın mayası kalbe ektikçe çile
Artık avuçlarımda üşüyen duaya sarılırım ben
Niran benliğimde seni ateşe vermeden.