Kalbin dilime attığı dikişte sükut-i lal Kaşının gözüme fırlattığı ok’tan a’ma’yım Bedir’de şehadet tutkunu Mihca bin Salih gibi Aşkın muharebesinde sana gönüllü şehidim Firdevs ırmağından geçiyorum...
Yakalanan duygu aşk olunca, hayata kıyam edip ömrün güzafına diş bilemek gerekir. Gelen heyecanların kattığı ahenkle dans ederken yürekler, kalplerin birbirine hicretini izlemek lazım. Ki… Yaşadığını...
Yokluğunun bana yüklediği sırtımdaki kamburla Hayat denen vadinin içinde ağır bir yüküm kendime Nasıl olmuşsa farkında bile değilim Sürgün yemişim alın yazgımın sen olan tarafından Toparlanamamış...
Yüreğimde bir özlem yığınağı Üstümden palet geçmiş gibi içime eziliyorum Bu geçmeyen zaman beklemeleri… Bir diş ağrısı, can sızısı, kalp yarası Asi bir dağın eteğinden yuvarlanan...
Göz kapaklarımdan kalbime iğne gibi batan bir acı Tarifsiz ve zulasında bir tek, aşkı olan adamım ben Gecenin sessizliğinde yokluğuna çıldırmış Yutkunurken kalp spazmı geçirir halde...
Dilim lal, içim aşk-ı revan Özlemekten yüreğime har damlatıyorum bu sabah Öyle sanıldığı gibi değil, yaşadığım başka Beyaz örtünen yollarda titrerken içim Galibin mağluba bakışını gördüm…...