Mabed-i ensar rükusunda vehm-i aşktayım Ellerime giydirilmemiş avuçlarının boşluğunda Revnak yağıyor vakitsiz gelen sonbahar yağmurları Vuslata düşünce, ardım sıra gelen bu özlemin Aklıma eştiği duygunun çukurundayım...
günlerden yokluğun içimde biraz daha yer açıyorum döndüğünde selasını oku diye özleme mezar eşiyorum bugün kedere banıyorum ekmeğimi tuzsuz aşın pişmemiş hali gibi çatal kaşığa öfkelenip...
Müslüman bir ülkede ezansız kalmış sema gibiyim. Ruhumun kapılarına demir sürgü çekilmiÅŸ mahpus gibiyim. Sorma neden… Nedensiz sorgularda cevapsız kalmış soru gibiyim…
gün aymazında akıp giderken zaman sual olmaz mechule giden yolcuya ab-ı hayat sanma kendini üstat var olmak yaşamak olmuyor çoğu zaman vicdan deryasında uzanan el ol...