Kalem sahibi ile iletişime geçin

Gelincik

garb-ı nafi bir azap ile el ele tutuşmuş zaman
felekiyat-ın koynuna yatak sermiş sirrusların cemalinden
cebel-in dehliz diplerine düşüyor yaşamak denen şey
şimdi mengene çarkının dişlerine devriliyor şems-in ruhu
iki yana açılmış mabudenin argın elleri
sinesine inmiş dekolte gerdanlığıyla avkırı
hinoğlu’nun gözleri firak misali
kızıl deniz savaşçısı ordusunu topluyor
beyninde delik açmış mermi gibi soru işaretleri
her zamanki gururlu başkaldırı yerine düşünceler
dörtnala koşan deli bir tay gibi ayak sesleri
göğsüne çifte darbesi ile inerken generalin
etekleri tutuşmuş gelinciğin ceylansı yürek titremesi
üşümüş ellerinin arasına ovuşturuyor aşk-ı
oysa henüz doğmadan ölümle nişanlı gelincik
çeyiz sandığına saklanmış berdelin
beyaz gelinlik üzerine al-ı nakış eylerken
eşiğine erişmiş muarız erlerinden bihaber
güleç bir edayla tutunuyor hayata
oysa vuslat bağını geçirmiş boynuna
ayazsı bir titremeyle üşüyor
doğmamış berdeli, yaşanmamış aşk-ı arasında
dizlerini karnına çekmiş iki büklüm
hezeyan bir sonun galibi
kaderin ipine tutuşmuş gelincik
mahşerde buluşma umuduna sarılarak düşüyor.

YORUMLA

DEVAMINI OKU
Duygularınızı yorumlayın

Yorum ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.