Beşaret muştuları düğümlenmiş göğsüne Karargahlar kurulmuş, ordugâhlar darbede Hangi çağdan kalma şu naşice hallerin Berg-i gümrâh zul olmuş yağıyor üzerine Ah amanlar içinde ol hüdâ bir...
Solumda bir mızrap gönül tele inince Ruhuma aşkı söyleten sen gelirsin aklıma Ayamda gülüşlerin türkülere sarınca Bam teli vurumunda sen düşersin yadıma Bazen gönül figandır har...
Ab-ı hayat ne zordur aşk-ı beşer olunca Zecrinde boğulursun varamadan murada Evirip çevirsen de sığmıyor ki kabına İnsanoğlu acayip, kapılma rüzgarına Bülbülü yaralayan gül dikeni gibisin...
Ruhumun kapıları hüzne aralanıyor her kalem tutuşumda. Evin duvarları özlemler yalanıyor ve çift dikiş attığım yaralarım kabuk bağlamadan yeniden kanıyor. Gözlerim yine tavanda, düşünceler beynimde zikzak...