hani diyorum bir gönül kıran girsin şu gönlüme ve kırsın bütün yalnızlıkları bir fırtınaya, bir sele kapılayım alıp götürsün bütün acılarımı şehir alışkanlıklarını unutturacak yeni özlemler...
ruhun saçaklarından dökülünce ironi bir düş hüznü yaşamak için sebep gerekmez melankolik bir duguya kapılıp özlemin zirvesine çıkınca insanoğlu düşüp kanaması için çukur gerekmez göğüs kafesinde...
gitmelere sürgün zaman ayini çark aynı, yer aynı, döngü aynı buluşma noktalarında yokluğun seher-i revan mızrak’ıyla beni vururken cümbüşlerini takmış elem şen şakrak caddelerde sevdalı mekanlar...
Eşhasım derin bir kuyuntuda bu gece Aşk nadir bir akkorla oturuyor ruhuma Yüreğim virajlarının en zorunda Dudaklarımın arasında eziyorum güzafımı Yine filhakika hallerimdeyim bu gece Sabahları...