Ben seni severken nebatlar boyun eğer İç çeker toprağı örten bitkiler Heyecanlanır bastığım yerler Açılır arşın yedi kapısı Ben seni severken miracı yaşarım Zaman manasına ulaşır...
günlerden yokluğun içimde biraz daha yer açıyorum döndüğünde selasını oku diye özleme mezar eşiyorum bugün kedere banıyorum ekmeğimi tuzsuz aşın pişmemiş hali gibi çatal kaşığa öfkelenip...
Müslüman bir ülkede ezansız kalmış sema gibiyim. Ruhumun kapılarına demir sürgü çekilmiş mahpus gibiyim. Sorma neden… Nedensiz sorgularda cevapsız kalmış soru gibiyim…
ruhumun matem balkonundan yüreğinin şehir manzarasına kadeh kaldırıp, al çalıyorum dudaklarına yürek mahzenimde yıllanmış otuz sekizlik ten kokulu şaraptan içiyorum dilim sürşerse affola kafam güzel yükselenim,...
ben seni unutacaktım ruhumu önüme çıkan ilk hendeğe atabilseydim üstünü toprakla örtecektim bedenimi ölü bir ceset gibi dolaştıracaktım anlamların yitirildiği duygunun zirvesinde anlamsızlığın dibini bulacaktım ben...
Hasret yürek ekinidir Genellikle aşk kokar Solunda can bulunca Hayatına renk katar Aşk özlemin kılıcıdır Kalbi kanatır ama… Sol yana vuruşları Duyguna anlam katar Vefa ömrün...
Ben seni gönlüme kefensiz gömecektim Yaktığın ateşte senide yakarak Üstünü başka duygularla örtecektim Zaman geçtikçe ve dindikçe acılarım Küllerini en asi rüzgarla cihana savuracaktım Olmadı… Kıyamadım...
Bana yasaklarında duvarlar ören İmkansızlıklarına gömüp imkanlarımı, gitme… Etekleri özlem ateşinde tutuşan Solumda bir darbe, aşkın postal izleri Dur etme… Kalpte ihtilal, duygular infialde Gönül meydanında...
perdesi yırtık gecenin pat/ında kaçıncı uykuya dalsam bana vuslatın servetini taşıyan uyanışlar geliyor esrik rüyalardan miras kalan sevişmelere çarşaf sererken günahına razı geldiğim birleşmelerde keşfedemediğim coğrafyanda...