oyalı yazmaya işlenen nakış gibi nakşettim seni gönül perdesine beyaz bir tuval gibi serilmişken yüreğim, yüreğine sevdiğim kadar etkiydin ömrüme bu yüzden, inandığım kadar vuruldum gitmelerine...
gel benim hicran yanım… gel, sesine/sözüne hasret kaldığım biraz senden, biraz benden, biraz da bizden konuşalım… biz konuşamayız, anlaşamayız, bakışamayız deme… konuşursak kırılırız, üzülürüz deme… dertlerimizi...
Hasret yürek ekinidir Genellikle aşk kokar Solunda can bulunca Hayatına renk katar Aşk özlemin kılıcıdır Kalbi kanatır ama… Sol yana vuruşları Duyguna anlam katar Vefa ömrün...
namus belası, eğreti sevda turnam, eğilmiş yüzü kaldırımlara başında kan renginde örtüsü ve beyazdan kefen misali gelinlik duvaksız gelin gidiyorsun, avuç dolusu ıslaklık gözlerinde vakitsiz yağmurlar...
Arda kalan yıllara bıraktım sevincimi Kuytu sokaklara, taş kaldırımlara sürdüm kokunu Koca şehirlere, renkli dünyalara sundum ruhunu Ve göğsümün değinliğine mıhladım bakışlarını Bende aşkı arama güzel...
Varım sen, yokum benim Ne yana dönsem zifiriyim Gidersem ayrılık, kalırsam acı Ortası yok bu hazinli aşkın Kalbim sen, acım benim Nerede dursam orda karanlık Gidersem...
Bedbaht yazgıların pusulası aşklar Adresleri şaşkın insanlar koşuşturuyor Ellerinde çıkmazın yol haritası Gün batımına tutunmuşken alaca kızıllık O bilindik günahlar beliriyor sokaklarda Dedi adam… Aşk kustu,...
esrik gözlerimin yarı uykulu ucuyla bakarken ufuklara doğru, nutkumun tükenmiş sesine üflüyorum son sigaramı henüz tamamlanmamış sevdalarımı toplarken yıldızların koynundan savruk düşlerimle düşüyorum zemheri ayazlara düşüyorum...
Dudaklarımın arasına kısılmış, Titremsi hüznün kapılarını aralıyorum Gece zulüm kuşanmış karanlığı ile düşse de üzerime Aşkın kadehinden zehri umut diye yudumlayarak, Patikaları umudumun ipine tutunarak çıkıyorum...