bana beni anlat
gözlerine sevdakar başımı
göğsüne yaslayarak durduğum
o haylazsı hallerimin içinden geçip
şafaklara uzan
aziz sevgilim
sözün özden,
özünse asaletten kopup geldiği bu yerde
çorak toprağın koynuna düşen damla gibi
yüreğime düşe düşe usulca
bir çocuk yüreği kadar asil
ve dudaklarının arasına gizlemeden fecrimi
çıplak bir ifadeyle sorgula geçmişimi
önce yak, sonra savur küllerimi
gözlerinin esrik ayazına bakıp
mabed-i dergahına çıkayım yalın cüsse
eteklerine tutunurum cismimle
günahsa, günah…
aşk haydutluk değil midir zaten
bana beni anlat
zerremin denizine düştüğü gün
bir damla şarap mahreminde
asumana kanat çırptığın heyecanlarınla
soluksuz gecenin şafaksız koynunda
o ilk öpüşümü inkar etmeden…
bana beni anlat…
YORUMLA
DEVAMINI OKU